playin a new game with my hot stepsister anastasia knight indiansexmovies.mobi free sucking big massive cocks blowjob compilation movies

Seri Önerileri: 08-14 Mart 2021 (5. hafta) – Sıkıcı

Merhaba.

Öncelikle:
Bu blog gönderisinin işlevi çeviri grupları ve okurlar arasında seri paylaşımını sağlamak ve okurların seri önerilerini toplamaktır. Önermek istediğiniz seri varsa yorumlar kısmına yazabilirsiniz.
Ayrıntılı bilgi için -> https://manga-tr.com/blog-goster-852.html

Bakınca son zamanlardaki en disiplinli işim sanırım bu bloğu atmak oldu. Ki bu hafta az daha unutuyordum. Okunma oranları ve yorum düzeyleri pek de iyi durumda değil fakat aynı kurumsal binalardaki istek ve öneri kutuları gibi (hoş onların işe yararlığı sanırım bundan daha azdır) gerektiği durumlar için bu blog sürüp gidecek. Ben de her blogda keyfi yazılarımı sürdüreceğim.

11 Mart itibariyle 1 yıldır ülkemizde ve dünyada korona salgını sürüyor. Dünya Sağlık Örgütü geçen senenin 11 Mart’ında salgını pandemik olarak tanımladı. O günden bu güne bir sürü olay, kargaşa, gerilim, dalgalanmalar, cinayetler, şiddetler, kendimizi geliştirme çabaları, diziler, filmler, kitaplar, animeler ve mangalar geçti. Olağan olmayan dünyamız bir nevi olağan olmayışını gösterdi. Bilimkurgunun içine sert bir iniş yapmışız gibi oldu. Geçmişin hayali hani günümüzün gerçeğiydi ya günümüz hayali de öylesine bir gerçek gibi oldu. Halbuki aslında bu yaşadığımız o kadar da ağır, kötü, ölümcül değildi. Dünya ve insanlık daha kötülerine şahit oldu. Elimizde imkanlarımız vardı. Ama işte, bizler insanız ve insan olarak o kadar da iyi ve düşünceli yaratıklar değiliz. Sonuç itibariyle yine de aşı bulundu ve belki de kısa zamanda bu durumdan çıkacağız. Hayat aynı olacak, tekrar normalleşeceğiz fakat her temasın bıraktığı iz gibi bunun da izleri olacak. Hatıralar bırakacak.||

Geçmiş diyorduk ya. Geçmişteki olanlar da ne kadar ilginç aslında. İlginç ve olamazmışçasına… Savaşlar, barışlar, entrikalar, yasaklar, idamlar, aflar, suçlamalar, yükselişler, başarılar, icatlar, yazının bir zamanlar olmayışı, insanların dünyadan ve birbirinden habersiz yaşaması, el yıkamadan kadınlara doğum yaptıranlar, hastalıkların kötü ruhlardan olduğu sanılması, insan vücudunun 4 sıvıdan meydana gelmesi inancı… Ve aklıma gelmeyen bunlardan da acayip yığınla şey. Dönemimizin içini düşününce, gerçekten bu dönemde olduğumuzu duyumsayıp düşününce ne acayip şeyler. Daha bizden bir örnek de olsun, 70-80’lerde siyasi kavgalar vardı. İnsanlar birbirini öldürüyordu. Şu an bir ölüm karşısında verdiğimiz tepkiyi ele alın. Vahşice, manyakça, bu insan iyi değil diyerekten… Bizden uzaklaşalım. Hani geçmiş olaylarını bazı anlatıcılar gerçek ve kurguyu harmanlayarak anlatır ya. Bir nevi bize alternatif olan efsane sunarlar. Burada kastettiğim alternatif tarih olaylarından ziyade aradaki boşlukları doldurmak için yapılan kurgular. Gerçek olması zor görünen ama gerçek olmadığını da kanıtlayamadığınız derece kurgular… Kafa bulandırıcılar… Bunları çok seviyorum. Hem mantığa bu kadar uygun olup hem de bu kadar kurgusal olmaları ilgi çekici ve zekice oluyor. Aslında ilerledikçe bilmediklerimiz aydınlanırken bildiklerimiz de azalıyor. Saçma bir şey ki, bazı mantığa oturmuyor gibi görünen olaylar, “şeyler” bu yeni öğrenilen sayesinde “Olabilir mi?” kategorisinde ve “Galiba öyle.” inancında ilerliyor. Yani bilmek daha da fazla alternatif veriyor. Kesin yanlışlamalarımızı azatıyor. Mesela diyelim ki yer çekimini bulmuşuz, diyoruz ki: Bıraktığın bir nesne her türlü yere çekilir. Fakat o ara manyetizmayı bilmiyoruz ve biri bize diyor ki: Kayalıkların orada demir topu bırakınca yukarı gidiyor. Buna inanmamızın imkanı yok. İllahi yere inecek bu. Neyde denemişsek doğru çıktı. Fakat kayalıklar mıknatıslı ve top yukarı çıkıyor. Manyetizma öğrenilince böyle bir kuvvet bulununca bir sorun çözülüyor. Fakat bir başka istisna da onu yıkıyor gibisinden zincirleme olarak bilinenler ve bilinmeyenler artıyor. Ve insan ne yaparsa yapsın hiçbir zaman tam olarak her şeyi bilemiyor. Bu boşluklar da kurgucuların eğlenceli oyun alanı haline geliyor.||

Bu hafta seri değil de mangaka önereyim. İki haftadır var olan durgunluğu kırayım.
Keiichi Koike! Kendisi hakkında pek bir araştırma yapmadım. Fakat Heaven’s Door adlı eserinden bir-iki parça okudum. Bu eser nadide gruplardan MangaHD tarafından çevrilmiş. Kendilerine teşekkürler. Bu eserden okunan bir-iki parça bile mangakanın kafasının ilginç ve uçuk çalıştığını gösterir nitelikte. Psikedelik eserler çıkaran bu mangakanın tanıtımında bile geçen şuydu: Katsuhiro Otomo ve Moebius tarzı bir çizim stili güden… Moebius, Enki Bilal, Galip Tekin, Suat Gönülay, Kenan Yarar… İlginç ve kalıp dışı çalışanları seviyorum. Yeni sesler, bulantılar, karmaşalar görmek güzel şey. Bu sebeple bu mangakayı da çok sevdim. Hitap eden olabilir, olmayan olabilir. İncelemenizi tavsiye ederim. Ek olarak manga değil ama gidip de bir blogla Heavy Metal dergisi için pek çok kişiye bir tanıtım yapmıştım. Dergiyi yeterince etraflı incelemeden yaptığım bu tanıtım pek de iyi olmadı sanırım. Derginin içeriği hem bu psikedelik tarz çevresinde dönüyor hem de herhangi bir sınırı yok. Dergiden yayınladığım 3 parça Arzach’tan bile 2’sine sansür uygulamak zorunda kaldım. Bu dergi üzerinde çalışmak zor fakat derginin çeşitliliği yüksek. Çeviri girişiminde bulunmak isteyenler mutlaka sevecekleri bir şeyler bulabilecektir.

Kendinize ve dünyaya iyi bakın. İyi olun, hoşça kalın.

Birket/Kamil
Blogun ana kaynağı: https://manga-tr.com/blogu-75323.html