Seri Önerileri: 5 Mart – 11 Nisan 2021 (9. hafta)
Merhaba.
Öncelikle:
Bu blog gönderisinin işlevi çeviri grupları ve okurlar arasında seri paylaşımını sağlamak ve okurların seri önerilerini toplamaktır. Önermek istediğiniz seri varsa yorumlar kısmına yazabilirsiniz.
Ayrıntılı bilgi için -> https://manga-tr.com/blog-goster-852.html
Oyun/Diyalog
– Ne diyeceksin?
– Ne diyebilirim ki?
– Pek çok şey… O kadar anlatılacak şey var, tut birinin ucundan uydur.
– Uydur demesi ne kadar da basit. Baksana şu an uydurduğum sana. Klasik bir anlatımın içine attım kendimi. Çok mu tıkanıyor acaba çizerler? Genelde çizerlerde görmüştük değil mi bunu? Çizmeye çalışıyor, bir şey çıkmıyor ve olaylar gelişiyor. Çok görünce bunu sevmemeye başladım. Tıkanmayla ilgili pek çok şey mevcut. Ferhan Şensoy ve Cem Özüduru adlı iki ayrı alandan kişi; tıkanma diye bir şeyin olamayacağını, bunun çizerin ve yazarın becerisiz/birikimsiz oluşu olduğunu söylüyordu. Fakat bundan başka bilinen pek çok örnek de tıkanma ve sancılı oluşum sürecinin olabileceğini söylüyordu. Elbette, yazar/çizer çalışkan olmak zorundadır fakat ben de yaratımın sadece bununla olacağını düşünmeyenlerdenim. Yaratım süreci özgün olmalı; birleşimleri ve teknik kullanımlarıyla biricik olmalıdır. Yani “iki iki daha dörttür” diyerek yapılacak formülize bir anlatım, teknik stilleri artık bayacak ve yenilikler isteyecektir. Sistemler ve kurallara uyum sizi “kaliteli”den öteye geçirmeyecektir. Efsane, çığır açıcı ya da tek olmayacaksınızdır. Bu böyledir. Var olmayanı kuran ancak hatırlanacaktır. Sistemleri bilmek, bunların niçin işe yaradığını öğrenmek işinizi görecektir ama.
– Çok biliyorsun?
– Çok bilmiyorum ama var olanlara bakarsan çoğunluğu böyle görünüyor.
– Bence sen de basmakalıplardan öte geçmiyorsun. Hatta bunlar gerçekten senin düşüncelerin bile olmayabilir. Ne zamandan beri düşünüyorsun ki sen? Hiç. Kafan ne zamandır duraklama evresinde sürünüyor. Bence sonra, daha sonraları git kendi düşüncelerinle gel. Daha çok bilerek, daha üstünde durup düşünerek…
– Özür dilerim.
– Aslında seni tamamen suçlu tutmuyorum fakat insanların öğrendiği, bildiği şeyler üstüne düşünmesi gerek. Öğrenmeyi öğrenmesi ve filtre süreci geliştirmesi… Tekrar yargılaması… Her öğrendiğimiz şeyde bunu yapmamız elbette zor. Öğrendiğimiz şeylerin haddi hesabı yok. Bundan dolayı bazen üzerinde düşünmeden, duyduğumuz şeyleri savunuruz. Veya okuduğumuz. Bir şekilde öğrendiğimiz işte. Her şeyi görüp kıyaslayıp sonra kabul vermek gerek. Bir arkadaşımın, Burak’ın, söylediği bir şey vardı -doğruların inanca bağlı olduğunu da gösteren bir şey-: “Tüm seçenekleri ve bilgileri gör, sana en doğru geleni seç.” İzafiyet hayatımızın o kadar her yerinde ki: doğrular, yanlışlar, inanışlar, amaçlar… Kesin olmayan tüm bilgi parçacıklarımızla, belirsizlikte yüzüyoruz işte. Ancak kaba kurallarımıza sığınıyoruz. Onlara da inanmasak, bir şeylere de güvenmesek iyice mahvolacağız.
– Bunların da bir kısmı yanlış.
– Bunların da bir kısmı yanlış.
– Çizer serisi ne oldu?
– Araştırmaya uğraşmam gerek. Sonra da hepsini toparlamaya. Düzgün bir şekilde araştırmak ve sunmak zor. Aşırı bir bilgi yığını var. Zaten geçenki Suat Gönülay yazısı da başında hoşuma gitmemişti. Çok sert bir yazı olmuş gibi gelmişti. Hazel olmasa paylaşmayacaktım da.
– Tembellik.
– Hakkını verememe diyelim, bahanem olsun.
– İyice olayı kendinle röportaja döndürdün.
– Gibi. Boş ver. Yazı konusu bulamadım. Kafam hala çok karışık. Bir şeyleri es geçmem, bir şeylerden vaz geçmem ve azalarak çoğalmam gerek.
– Yine kapalı konuşup boşa anlamsız oluyorsun.
– Çok saçma oldu.
– Çok saçma oldu.
(ışık söner)
(İki kişi birden bağırır: Bu hafta manga falan önermiyorum. En sevdiklerimi geçen hafta size verdim.)
(Birket/Kamil)
blogun ana kaynağı: https://manga-tr.com/blogu-75323.html